Dünyanın göçmen dramına bakış açısını değiştiren Suriyeli Aylan bebeğin ölümüyle ilgili olarak görülen davanın 2. duruşması Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanıklar, Mwafaka Alabash ve Asem Alfrhat’ın göçmen kaçakçılığı yapmak ve bilinçli taksirle ölüme neden olmak suçlamasıyla yargılandıkları davada hazır bulunduruldular.
Aylan Kurdi ile birlikte 5 kişinin öldüğü tekne faciası nedeniyle tutuklanan Suriyeli iki sanığın 35’er yıl hapsi istemiyle yargılandığı davada tutuklu sanıklar avukatları yine olayın baş organizatörünün gerçek suçlunun Aylan’ın babası Abdullah Kurdi’nin olduğunu iddia ederek beraatlerini istediler.
Duruşma salonun’da Mwafaka Alabash’ın oğlu ve eşide izleyici olarak hazır bulundu. Mwafaka Alabash’ın avukatı tarafından mahkemeye sunulan, Suriye ve Irak’taki bazı televizyon kanallarında beyanlar veren söz konusu tekne kazasından kurtulan ve ölenlerin yakınlarının yer aldığı videolar izlendi. Videoların izlenmesinin ardından Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve Adalet Komisyon Başkanı Dr. Yakup Yıldız sanıklara çeşitli sorular sordu.
Sanık Asem Alfrhat olayla ilgili hiç bir alakasının olmadığını iddia ederek haksız yere 6 aydır tutuklu bulunduklarını söyledi. Üzrinde göçmenlerden toplanan paralarla yakalanan diğer sanık Mwafaka Alabash ise kendi halinde bir kişi olduğunu yanlış işler yapmadığını, teek istediğinin kemik erimesi hastalığı bulunan oğlunun tedavisi için Almanya’ya gidebilmek olduğunu belirterek salıverilmesini talep ederek mahkeme salonunda gözyaşları döktü. Alabash mahkemede, ” Madem Abdullah Kurdi suçsuz neden mahkemeye katılıp suçluların bulunup yargılanması için uğraşmıyor. Çocukları ve eşi ölen bir baba neden buraya gelmiyor” dedi.
Mahkemenin başkanı ise Abdullah Kurdi adına açılan bir dava olmadığını bu yüzden hakkında kovuşturulmaya yer olmadığına karar verildiğini ve davanın mevcut sanıklar ile sınırlı olduğunu söyledi.
Dava sonunda Cumhuriyet Savcısı mutealsını sundu. Mutealada, mevcut sanıkların yargılandıkları bilinçli taksirle ölüme neden olmak suçuyla ilgili göçmenlerin sahile taşınması veya tekneye bindirilmeleri aşamasında her hangi bir bulnun olmadığı, bu suçla ilgili haklarında herhangi bir delil veya mağdur beyanı olmadığından beraatleri istendi. Ancak göçmen kaçakçılığı organizasyonun bir halkası olan “Emanetçi” (Göçmenlerden toplanan paraların şayet yasa dışı geçiş başarılı olursa diğer şüphelilerle aralarında pay edilmesi) sıfatıyla olaya karıştıklarının delil ve beyanlarla sabit olduğunu belirtildi.
Duruşma sonunda, sanıklar ve avukatları tahliye ve tutuksuz yargılanma talebinde bulundu. Bu talebi, şahısların yabancı olmaları, sabit ikametgahlarının olmaması ve kaçma şüphelerinin bulunması nedeniyle reddetti. Mahkeme başkanı hükmün açıklanması için davayı 4 Mart Cuma günü sabah saat 09.00’a erteledi.
Duruşma sonrasında gazetecilere açıklama yapan Mwafaka Alabash’ın eşi Nida Hafız, eşinin ve diğer sanığın suçsuz olduğunu olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
“Antakya’dan buraya geldim, daha önce Lazkiye’de yaşıyordum. Çocuğumun tedavi için Avrupa’ya gidecektik. Olayın gerçeği, Aylan bebeğin babası tekne kaptanı ve bunu dünya alem biliyor. Bizim kaçakçılıkla bir işimiz yok bizler göçmeniz. Türkiye’de ancak kendi geçimimizi sağlıyoruz. Oğlumun tedavisi için kocam borç harç Almanya2ya gidebilmek için para buldu. Şimdi de 6 aydır suçsuz yere hapis yatıyorlar” dedi.
