Geçmişte Bodrum Kaymakamlığı ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü görevlerini de yapmış olan, İzmir Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, katıldığı Bodrum Esnaf Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)’nin Geleneksel Perşembe Toplantısında dikkat çekici açıklamalar yaptı.
Konuşmasında Türkiye genelinde ve Bodrum özelinde turizmin kötü gidişinden bahseden Taşbaşı turizmi yeniden canlandırabilmek için yapılması gerekenlerden bahsetti.
Dünya turizmine bakıldığında 1.2 milyar insan seyahat ettiğini söyleyen Cumhur Güven Taşbaşı şöyle konuştu:
“Bu seyahat eden insanlardan 2014 yılına kadar ciddi bir pay alıyorduk. Türkiye turizmde 6. sıraya kadar yükselmişti. Gelirlerde de 9. sıradaydık. İyi bir durumdaydık. Maalesef 2016 yılında başta terör olmak üzere, Ortadoğu’daki bu çılgın vahşi savaş ve Türkiye’de baş gösteren hadiseler turizmi sıkıntıya soktu. Türkiye turizmi geçen yıla göre yüzde 40 kayıpta. Bu çok ciddi bir rakam.”
Turizmin bir çok sektörü doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğine vurgu yapan Taşbaşı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şunu anlatmamız lazım; turizm yalnızca otelcilerin, acentacıların rehberlerin gelir elde ettiği, geçim sağladığı bir sektör değil ki. Turizm o yörede yaşayan herkesin gelir elde ettiği bir sektör. Turizm durduğu zaman bir çok sektör durur. Geçen hafta Bodrum’dan Turgutreis’e kadar baktım bütün dükkanların üzerinde kiralık, satılık tabelaları var. Boşalmış her taraf. Bu çok kötü bir şey. Bunu bir şekilde azaltmak için bir şeyler yapmak lazım. Turizm sektörü ve Türkiye’deki iş adamlarının resmi kurumlarla çok iyi diyalog kurmaları lazım. Kamuyla, devletle, siyasetle çok iyi diyalog kurmaları lazım. Ben bu işin içinde çok görev yaptım. Gördüğüm tablo şu; sektör temsilcileri gelirler, bizim bakanlık yetkililerine, ‘bizim bu vergilerden canımız çok yandı, şunu biraz kısalım, biz bu sene zaten para kazanamadık sigortaları kısalım, ecrimisilleri indirin’ derler. Yani hep parasal taleplerle idarenin karşısına çıkarlar. Onlar da haklılar. Ekonomik olarak bir sonraki yıl bu işi idare edebilmek için ödeyecekleri vergilerde, cezalarda bir kısma olursa belki bütçelerini kapatacaklardır. Bu sene bütçenizi kapatırsınız, ama turizmde sürdürebilirlik diye bir kavram vardır. Bunu sağlayamazsanız bir sene sonra, iki sene sonra işletmenizi kapatırsınız. Bu sektördeki insanların doğruları net bir şekilde söylemeleri gerekir.”
“Dünyadaki insanlar seyahat etmekten vazgeçmiyorlar” diyen Cumhur Güven Taşbaşı turistlerin bilinçli seyahat ettiğinden bahsederek şunları kaydetti:
“Dünya Turizm Örgütü’nün açıkladığı rakama göre 1.2 milya insan her yıl seyahat ediyor. Ama insanlar bilinçli gezmeye başlıyor. Eğer cebindeki para azsa, ekonomik kriz yaşıyorsa uzak yerler yerine yakın yerleri tercih ediyorlar. Pahalı yerler yerine daha ucuz yerlere gitmeyi tercih ediyor. Tehlikeli destinasyonlar yerine daha güvenilir, daha sakin destinasyonlara gitmeye başlıyorlar. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkemizde ciddi bir terör var. Bu ülkeyi bölmek be parçalamak için bu terör gittikçe azgınlaşıyor. FETÖ de bunun için uğraşıyor, PKK terör örgütü de bunun için uğraşıyor. Avrupa Birliği ülkeleri de bunlara yandaşlık yapıyor. Bu bir gerçek. Ama biz Avrupa Birliği’nin siyasileri bu işi yapıyor diye onlarla olan ilişkilerimi kesemeyizki. Bu ülkenin Avrupa ile ticareti yüzde 40. İhracatımızın yüzde 64’ü Avrupayla. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin çok öenmli olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkiler bozulursa ekonomik sıkıntının da bizi örseleyeceğini düşünüyorum.”
Turizmde yatak sayısının ihtiyaçtan fazla olduğunu öne süren Taşbaşı “bu dönemlerde bu yatak arzını kısıtlamamız lazım. Bu konuda yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor. Zaten sektör bir kriz içindeyken yeni arzlarla piyasada bolluğu arttırıp fiyatları düşürmenin çok doğru bir şey olmadığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Ülke olarak son zamanlarda bozulmuş bir imajımızın olduğunu ve bu imajın kesinlikle düzeltilmesi gerektiğini anlatan Cumhur Güven Taşbaşı kültürel, sportif, sosyal bir etkinlik yaparak turizmin yeniden hareketlendirilebileceğini söyledi. Taşbaşı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bozulmuş bir imajımız var ve bu imajı kesinlikle düzeltmemiz lazım. Başta Bodrum ve Ege Bölgesi’nin bu imajı çok kolay düzeltebileceğini düşünüyorum. Nasıl düzeltilecek? Size soruyorum; burada bir terör var mı? Yok. Buraya gelen ziyaretçilerin hepsi sağlıklı bir şekilde geldiler, gittiler. Bunu dünyaya şöyle anlatabiliriz; turizmi bir kenara bırakıp Avrupa ile Bodrum Cup yarışları gibi sportif, kültürel ve sosyal ortak etkinlikler yapıp buraya davet etmemiz lazım. Onlarla birlikte gazetecileri, medya mensuplarını getirip buraları göstermemiz lazım. Yalnızca turizm için çağırırsanız gelmiyorlar. Eğer kültürel, sportif, sosyal bir etkinlik yaparsanız geliyorlar. Bodrum Cup’ın ödül töreninde buradaydım, çok yabancı gelmişti.”
Taşbaşı Avrupa Birliği ile olan ilişkilerin turizm açısından önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“İnsanlar seyahat ederken şunlara çok dikkat ediyorlar; 1 demokrasi var mı?, 2 insan hakları, hukuk var mı? Eğer gittiğimde bir hukuksuzluğa uğrarsam hukuksal bir sıkıntı yaşar mıyım? Bunları sağlayazsak istediğiniz kadar otel yapın, istediğiniz kadar otobüs alın, istediğiniz kadar müze açın. Hepsi hikaye. Gelmezler. Bunu sağlamanın yolu da Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi iyi kurmaktan geçiyor. Avrupa Birliği ülkeleri, başta Brüksel olmak üzere teröre destek veriyorlar mı? Evet destekliyorlar. Bizim için sıkıntı mı? Evet sıkıntı. Ama biz buna bakmayacağız. Ben burada kaymakamken Kos Adası 15 günde bir ilişkilerimiz oluyordu. Oradaki insanlarla konuştuğumda bana birisi şöyle dedi; Türkiye ile Yunanistan’ın ilişkilerini bozan askerlerle siyasilerdir. Bu iki halkın birbiriyle hiçbir düşmanlığı yoktur. Biz birbirimizi tanıyan insanlarız diyordu. O kadar güzel özetledi ki. ‘Bu düşmanlığı sağlayan askerler ve siyasilerdir. Bu düşmanlıktan rant sağlıyorlar’ dedi.”
Son günlerde Bodrum Gündeminden düşmeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sit alanları ile ilgili yaptığı çalışma ile ilgili bir soruya da yanıt veren Cumhur Güven Taşbaşı şu ifadeleri kullandı:
“Biliyorsunuz 2 tane sit var. Birincisi arkeolojik sit, ikincisi doğal sit. Arkeolojik sitlere Kültür ve Turizm Bakanlığı, doğal sitlere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bakmakta. Gerçekten geçmiş yıllarda Türkiye’de doğal sit diye bir çok yer gereksiz yere sit alanı kapsamına alındı ve bir çok insan da zor durumda bırakıldı. Bunda hepimiz hem fikiriz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu önlemeye yönelik bir çalışması var. İzmir’de bunu bitirdiler. İhaleye çıkıyorlar, bir şirkete bu sit irdelemesini yaptırıyorlar. Hangi bölgede ihaleye çıkmışilarsa bunu alan şirket konunun uzmanı profesörlerdeni hocalardan kurulu bir kurulla bölgeyi tarıyorlar. Çünkü doğal sitte süre de çok önemlidir. 6 ay gibi bir sürede o bölgede yaşayan hayvan ve bölgenin bitki örtüsünü gözlemliyorlar. Ona göre bir derecelendirme yapıyorlar. Bunu tüm Ege’de yapmayı düşünüyorlar. Ben bunun söylediğim şekilde doğru ve düzgün yapılırsa Bodrum Yarımadası için yararlı olacağını düşünmekteyim. Haksızlığa uğrayan varsa onlar da haklarını alsınlar. Amam bunu bir fırsat bilerek Bodrum Yarımadası ve koylarının yeniden talan edilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum.