10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla mesaj yayımlayan Vali Esengün Civelek, gazetecilerin gününü kutladı.
Vali Civelek mesajında; ”
İlkeli, doğru ve tarafsız bir şekilde çalışarak halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını kullanmasını sağlayan, toplumun genel görüş ve taleplerini kamuoyuna yansıtan basın, demokrasinin temel unsurlarından biridir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla çok zor şartlar altında dahi fedakârca çalışan ve meslek ilkeleri ışığında görevini sürdüren tüm basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlar, çalışmalarında başarılar dilerim.” dedi.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ise ”
“10 Ocak 1961’in, gazeteciler için bir ‘direniş’ günü olduğunu ve meslek onuruna sahip çıkmak amacıyla verilen mücadelenin sembolü olarak tarihe geçtiğini belirten Başkan Aras, “Özgürlüğünden vazgeçen bir basın, saygınlığını da yitirmiş demektir. Bugün yaşadıkları tüm zorluklara rağmen halkın haber alma hakkı için mücadelesini sürdüren onurlu gazetecilerimizi tüm içtenliğim ve samimiyetimle selamlıyorum. Çünkü onlar var oldukça, demokrasiye ve geleceğimize olan inancımız devam edecektir” dedi.
Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 157’nci sırada olduğunu ve Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 144 gazetecinin demir parmaklıklar arasında tutulduğunu hatırlatan Başkan Aras, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Basın milletin müşterek sesidir’ sözü, basının toplum nezdindeki önemini ve üstlendiği sorumluluğu en güzel şekilde açıklamaktadır. Yine Atatürk’ün “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz” ifadesi, özgür bir basının demokrasi için taşıdığı anlamı ortaya koyması açısından son derece önemlidir.
Özgür bir basın, demokrasi ve millet iradesinin vücut bulduğu Cumhuriyeti güvence altına alan çelikten bir kale gibidir. Bugün Türkiye ne yazık ki basın özgürlüğü açısından köklü devlet geleneğine yakışmayan bir noktadadır. Bugün ülkemizde gazeteciler yaptıkları haberler nedeniyle cezalandırılıyor ya da mahkum ediliyor. Yazdıkları yazı, haber ya da yorumları savunmak zorunda bırakılıyor.
Her geçen gün daha büyük zorluk ve sıkıntılarla karşılaşan gazeteciler, halkın haber alma özgürlüğü için çalışırken, bir taraftan da hem özgürlüklerini hem de yaşam standartlarını koruma mücadelesi veriyor. Bu süreçte özellikle yerel basınımızın yaşadığı sorunlar, geleceğe dair kaygılarımızı artırıyor. Birçok gazeteci arkadaşımız, ekonomik nedenler dolayısıyla işsiz kalırken, sektörün istihdam kapasitesi, dijital medya unsurunun da katkısıyla hızla daralıyor.
Ulusal ve yerel basın, biz yerel yöneticiler için birer sözcü, yol gösterici ve rehber gibidir. Onların varlığı ve özgürlüğü, yerel demokrasinin ve iletişimin güçlenmesinde hayati önem taşımaktadır. Dolayısıyla basın emekçilerinin mesleklerini layıkıyla yerine getirebilecek haklara ve yaşam standartlarına kavuşması çok önemlidir. Gazetecilerin hak mücadelesinin sembolü olan 10 Ocak gününün, basın özgürlüğünün ve meslek kazanımlarının bir kez daha gündeme getirilerek, bu sorunlara çözüm aranması için bir vesile olmasını tüm içtenliğimle umut ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, çalışan, çalıştırılmayan, işsiz kalan, cezaevlerinde tutulan ve yaşadığı tüm güçlüklere rağmen meslek onuruna sahip çıkan tüm gazeteci dostlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Onların sıkıntılarını ve sorunlarını yürekten hissediyor ve onurlu duruşlarının her türlü takdirin üzerinde olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.” Mesajı ile gazetecilerin yanında oldu.
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin ise 10 Ocak Mesajında “Türkiye’de Gazeteci Olmak” başlıklı bir yazı paylaşarak Gazeteciler Gününü kutladı.
Türkiye’de gazetecilik mesleği zorlu bir dönemden geçiyor. Merkezinde iktidarın ve onun kontrolü altındaki medyanın olduğu bir süreç dünya standartlarında, etik ve bilimsel değerleri savunan dürüst gazeteciliğin altını oyuyor. Politik ve ekonomik sorunlar yumağına rağmen, mesleğini onuruyla sürdüren tüm gazetecilerin, medya emekçilerinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, bugünün mesleğin sorunlarının konuşulmasına ve çözüm adımlarının atılmasına vesile olmasını diliyorum.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Uluslararası Basın Kurumu verilerine göre Türkiye’de 116 gazeteci tutuklu, 2016’dan beri 170 medya kuruluşu zorla kapatılmış durumda. Artık ülkemizde gazetecilik suçla beraber anılır oldu. Süregiden yargılamalarda gazetecilerimizin pasaportlarına el konularak seyahat özgürlükleri sınırlanmış, politik davalar mesleğin üzerinde sallanan Demokles’in kılıcına dönüşmüştür. Sadece yargılamalar mı? Gazetecilere fiziksel saldırılar da bir hayli artmış durumda.
BASILI MEDYA AYAKTA DURAMIYOR:TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki gazete ve dergi sayısı 2017’ye göre yüzde 2,6 azalarak 2018’de 5 bin 962 oldu.Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Böyle giderse 2020’de yayımlanacak olan 2019 raporunda ciddi bir kapanma oranı önümüze çıkacak” diyerek hepimizi uyarıyor.
MEDYADA İKTİDAR TEKELİ:Uluslararası Basın Kurumu, ülkemizdeki 170 medya kuruluşunun(ki bunların 40’ını sektörün en büyük kuruluşları oluşturuyor) doğrudan yada dolaylı olarak iktidar tarafından kontrol edildiğini söylüyor. Gazetecilik ilkeleri açısından iktidarı destekleyici bir çizgide olmak ile iktidar tarafından kontrol edilmek arasındaki fark kamu kaynaklarının tahsisinde ve sansür mekanizması açısından belirleyici önemdedir.
KAMU KAYNAKLARI HAVUZ MEDYASI’NA TAHSİS EDİLİYOR: İktidar tarafından doğrudan kontrol edilen kuruluşlar reklam ve başka bazı desteklemelerle kamu kaynaklarından pay alarak ayakta durabiliyorken, sektörün muhalif unsurları ekonomik zorluklar nedeniyle iflas bayrağı çekiyor.
SANSÜR: RTÜK iktidarın sansür mekanizması olarak işliyor. RTÜK’ün nasıl işlediği ise, en son Faruk Bildirici’nin tasfiye sürecinde herkesin malumu oldu. Binlerce gazeteci işini kaybetmemek için oto-sansüre başvururken, bizzat iktidar kontrolündeki medyada en son Yeni Şafak yazarı ve eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün yazısının nasıl sansürlendiğini hepimiz gördük. Sansür dijital medyayı da esir almış durumda. Wikipediadahil bir çok web sitesi ülkemizde yasaklı. 2018’de iktidar Twitter’dan 5 binden fazla hesabın kapatılmasını istemiş, Twitter ise sadece 72 sini kapadı. Sansürün hiçbir işe yaramadığını aksine fikirleri özgürce tartışmanın bir arada eşit ve özgür bir toplum kurmak için işlevsel olduğunu dünya demokrasi tarihi gösteriyor.
ÇALIŞMA KOŞULLARI VE İŞSİZLİK: Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre Türkiye’de 10 binden fazla medya emekçisi işsiz. Bu bir utanç tablosu. Eskaza iş bulabilen medya emekçileri de düşük ücretler ve yetersiz sosyal haklar ile yaşamak zorunda. Bir diğer önemli sorun sektördeki yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları. Bu yıl medya emekçisi AA çalışanı kardeşimiz 2 çocuk babası 41 yaşındaki Abdülkadir Nişancı’nın ölümüyle bu gerçek yüzümüzde tokat gibi patladı. Ailesine bu vesileyle bir kere daha başsağlığı diliyorum.
NİTELİK KAYBI:İletişim fakültelerinin nitelikli hocaların KHK’larla tasfiye edilmesi sonucu yaşadıkları bozulma, mesleğin geleceğini tehdit ediyor. Zaten emekçilerimiz, dünya standartlarında bir gazetecilik için gerekli ekipmana ulaşmada da, bu bilgi ve donanımı elde edecek kaynaklara ulaşmada da zorluk çekiyor. Türkiye’de medya bu irtifa kaybını telafi etmek için uzun yıllar çabalamak zorunda kalacak.
CHP olarak, bütün demokratik güçlerle birlikte, basın emekçilerinin sorunlarını gündeme getirmeye, çözüm önerileri üretmeye, meslekteki sendika, oda ve cemiyetlerin taleplerini baz alan yeni bir medya yaşamı kurmaya yönelik çabalarımız devam edecektir. Basın emekçilerinin sorunlarının bütün boyutları ile araştırılmasını talep eden araştırma önergemiz 10 Ocak itibariyle TBMM Başkanlığı’na iletilmiştir.Basın emekçilerinin sorunlarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.
AKP İl Başkanı Kadem Mete ise paylaştığı mesajında şunları dile getirdi:
“Demokrasimizin vazgeçilmezi kamunun vicdanı, milletimizin sesi olan kıymetli gazetecilerimizin “Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum.
Habere ve bilgiye çok kolay ulaşılabilen bir dönemde basın ahlak ve ilkeleri çok daha fazla anlam ve önem taşımaktadır.
Bu nedenledir ki tarafsız ve doğru haber yapan, gazetecilerimizin yükü bir kat daha artmıştır.
Ülkemizin kalkınmasında, demokrasimizin daha da gelişmesinde, hayati bir önem taşıyan gazetecilerimiz 15 Temmuz’un karanlık gecesinde, özellikle Muğla’mızın yerel basın çalışanları Cumhurbaşkanımızın milletimize seslenişini duyurarak çok önemli bir görevi yerine getirmişlerdir.
Ülkemizin karanlığa sürüklenmesini bu sayede engelleyen ve o karanlık gecede ülkemizin değişik yerlerinde can siperhane görev yapan basın mensuplarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ahlaklı ve ilkeli bir şekilde, karşılaştıkları zorluklarla mücadele ederek çalışan tüm gazetecilerimizin yanında olduğumuzu belirtiyor, kendilerinin daha güzel haberlere imza atmalarını yürekten diliyorum. “dedi.