Eski manken Aslı Baş’ın ölümüne ilişkin ailenin avukatı Fahri Sefa Küpcü, savcılığın, beraat kararını uygun bulmayıp istinafa başvurduğunu belirterek, “Aynı şekilde hem biz hem de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı da başvuruda bulunduk.” dedi.
Küpcü, yaptığı açıklamada, Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, yargılanan bütün sanıklara beraat kararı verildiğini hatırlattı.
Bu kararın, onca çelişkiye, maddi bulgulara, kamera kayıtlarına, uyuşmayan beyanlara rağmen verilen kararın “şaşırtıcı” olduğunu söyleyen Küpcü, karara savcılığın yanı sıra kendilerinin de itiraz ederek istinafa başvurduklarını bildirdi.
Küpçü, “Savcılık beraat kararını uygun bulmadı ve istinafa başvurdu. Aynı şekilde hem biz hem de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı da başvuruda bulundu. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi bununla ilgili yakında bizi çağırabilir.” dedi.
Küpçü, hiç kimsenin haksız yere ceza almasını da istemediklerini vurgulayarak, “Bu dosya içerisinde birleşen ve ayrılan birkaç tane dosya var. Biz yargılamada hakka ulaşmaya çalışıyoruz. Mahkemenin verdiği karar zaten kesin bir karar değil. İstanaf’tan sonra dosya Yargıtay’a da gidebilir ama hiç kimse verilen bu karardan memnun değil. Sanıkların beraat etmesi hiç kimseyi mutlu etmedi.” şeklinde konuştu.
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının, istinafa yaptığı başvuruda ise sanık H.S.B’nin “kasten öldürme”, sanıklar N.O.A, B.K.S. ve M.D.S’nin “yalan tanıklık”, sanıklar A.S.E. ve R. D’nin “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlarından beraatlerine karar verildiği hatırlatıldı.
Ulusal Kriminal Büro tarafından düzenlenen rapora yer verilen başvuruda maktul Aslı Baş’ın düştüğü noktaya başka kişi veya kişiler tarafından “aşağı bırakma veya atma” sonucunda düştüğünün bilirkişi heyet raporunda yapılan tespitlere yer verildiği belirtildi.
Aslı Baş’ın başka kişi veya kişiler tarafından “aşağı bırakma veya atma” sonucu düştüğü şeklindeki tespitler ile maktülün boşluğa bırakılmış şekilde sırt üstü düştüğünü gösterir kamera kayıtlarına, tanıklar ile sanıkların mevcut delillerle ve birbirleriyle çelişkili beyanlarına yer verilen başvuruda, şu görüşlere yer verildi:
“Olaydan sonra 112 Komuta Kontrol Merkezi ile yapılan görüşmelere ilişkin ses kayıtları, olay yerindeki delillerin yok edilmesi ve değiştirilmesi ile Ulusal Kriminal Büro tarafından düzenlenen rapora etki etme çabaları, sanık A.B’nin bazı kişilerle irtibata geçerek olayı kapatmaya yönelik girişimleri, ifadeleri aynı şekilde verdirmeye yönelik telefon görüşmeleri birlikte değerlendirildiğinde, olayın intihar olmayıp “aşağı bırakma veya atma” sonucu ölüm olduğunun sabit olduğunun değerlendirildiği bilinmektedir. Aslı Baş’ın 6,5 metre yükseklikten yere düştüğü ve başını merdiven yükseltisine çarpması sonucu öldüğü, sanık H.B’nin üzerine atılı “kasten öldürme” suçunu işlediğinin sabit olduğu, bu sebeplerle sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekir.”
Başvuruda, beratine karar verilen sanıklar N.O. B.K.S., M.D.S., A.S. ve R.D”nin “yalan tanıklık” suçunu işlediğinin sabit olduğu, bu kişilerin atılı suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken beraatlerine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunun değerlendirildiği, bunun usul ve esas yönünden kanuna aykırı bulunduğundan kararın istinafen kaldırılması istendi.
– Olay
Miss Model of Turkey Yarışması’nda 2003 yılı Türkiye Mankenler Kraliçesi seçilen Aslı Baş, 2010’da Bodrum’un Yalıkavak beldesinde kaldığı otelin üçüncü katından düşerek ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti. Baş’ın ölümüyle ilgili gözaltına alınan iş insanı A.B’nin oğulları H.B ve V.B, sevk edildikleri mahkemece tutuklanmıştı. V.B, daha sonra adli kontrol şartıyla salıverilmiş, tutuklu yargılanan H.B. de 17 Ocak 2014’te serbest kalmıştı. Aslı Baş’ın ölümüyle ilgili yalan beyan verdiği iddia edilen A.B. ve oğulları ile çalışanları M.U. hakkında da dava açılmıştı.
Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 15 Ocak’ta açıklanan kararında mahkeme heyeti, A.B ile oğulları V.B ve H.B. hakkında “kasten öldürme” suçundan kamu davası açılmış ise de yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatlerine hükmetmişti. Mahkeme heyeti, “yalan tanıklık”, ile “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlarından yargılanan diğer sanıkların da beraatine karar vermişti.