Depreminin 22. Yıl dönümünde TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası’ndan Açıklama TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Bodrum İlçe Temsilcisi Taner Uslu, ülkemizin yaşadığı en büyük depremlerden biri olan Gölcük Depremi yıl dönümü dolayısıyla bir açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: |
“17 Ağustos 1999 tarihinde, son yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşadık. O günün sabahı yerel saatle 03:02`de Kocaeli/Gölcük merkezli Richter ölçeğine göre 7.4 Mw büyüklüğünde, yaklaşık olarak 45 saniye devam eden deprem büyük bir afet ortaya çıkardı. Binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına neden oldu. Depremden sağ kurtulanlara ise ömür boyu unutamayacakları bir acı bıraktı. Ülkemizde yaşayan uzak veya yakın her aileyi bir ölçüde etkiledi. Bu deprem; gerek büyüklük, gerek şiddet, gerekse sebep olduğu can ve mal kaybı ile son yüzyılın en büyük bir doğa olayı ve Türkiye`nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Türkiye aktif bir deprem kuşağı üstünde bulunmaktadır. Ülke topraklarının, sanayisinin ve barajlarının büyük bir kısmı deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Bir doğa olayı olan depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır. Sadece 2020 yılında 5 ve üzeri büyüklükte meydana gelen; 24 Ocak, aletsel büyüklüğü 6.8 (Mw) olan Elazığ-Sivrice Depremi, 18 Şubat, aletsel büyüklüğü 5.2 (Mw) olan Manisa-Kırkağaç Depremi, 23 Şubat, aletsel büyüklüğü 5.9 (Mw) olan Van İran-Hoy Depremi, 14 Haziran, aletsel büyüklüğü 5.7 (Mw) olan Bingöl-Karlıova Depremi, 25 Haziran, aletsel büyüklüğü 5.4 (Mw) olan Van-Saray Depremi, 26 Haziran, aletsel büyüklüğü 5.5 (Mw) olan Manisa-Saruhanlı Depremi, 26 Haziran, aletsel büyüklüğü 5.3 (Mw) olan Manisa-Akhisar Depremi, 28 Haziran, aletsel büyüklüğü 5.2 (Mw) olan Marmaris Depremi, 04 Ağustos, aletsel büyüklüğü 5.7 (Mw) olan Malatya-Pütürge Depremi ve 30 Ekim, aletsel büyüklüğü 6.9 (Mw) olan İzmir Seferihisar Depremi ülkemizin deprem gerçeğini ortaya koymaktadır. Dünyanın en tehlikeli kırık hatlarından biri olarak kabul edilen Kuzey Anadolu Fay hattı, Bingöl-Karlıova ilçesinden başlayıp Marmara Denizine uzanmakta oradan da Yunanistan`a geçmektedir. Kuzey Anadolu Fay hattının ürettiği tarihsel depremlere baktığımızda yaklaşık 250 dönemlere denk gelen ve büyüklüğü 7 ve üzeri olan depremlerin olduğu görülmektedir. İstanbul`da meydan gelen 1509 yılı depremi ile 1766 yılında yaşanan deprem arasında 257 yıllık bir dönem bulunmaktadır. Bu verilere göre İstanbul`da 7 ve üzeri bir depremin olma olasılığını bilim insanları %63 olarak öngörmektedir. Bu nedenle başta beklenen İstanbul depremi olmak üzere ülkemizdeki mevcut yapı stoku taranıp riskli binalar tespit edilmelidir. Riskli binaların taranıp tespit edilmesinde, yapıya hasar vermeden binanın dayanıklılığını inceleyen Jeofizik Mühendisliği yöntemlerinden yararlanılmalıdır. 3194 Sayılı İmar Kanununun 8. Maddesine eklenen 1ı) bendi ile rapor onay vizeleri kaldırılarak Meslek Odalarının denetleme yetkisi kaldırılmıştır. Bu değişiklik; mühendislik hizmetlerinin mesleki ve teknik esaslara ve ülke yararı doğrultusunda verilmesini engelleyici bir düzenlemedir. Kamu yararı açısından Odaların mesleki denetimini kaldıran bu değişikliğin düzeltilmesi kamu yararınadır. Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Bu parametreler Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Depreme dayanıklı yapı tasarımı için zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği çalışmaları olmalıdır. Yapı ruhsatlarına esas zemin ve temel etüt raporlarının kontrolü ve gerekli durumlarda yerinde kontrolü/takibi belediyelerde çalışan Jeofizik Mühendisleri tarafından yapılmaktadır. Ancak belediyelerde yeterli miktarda Jeofizik Mühendisi bulunmadığından, raporların doğru ve tam denetimi yapılamamaktadır. Telafisi mümkün olmayan deprem zararların önlenmesi için her belediyede en az bir jeofizik Mühendisi istihdam edilmesi kamu yararınadır. Bir doğa olayı olan deprem ve afetlerin en az zararla atlatılmasının bir bileşeni yer seçimi, yapı tasarımı ve üretimi aşamalarında mühendislik biliminin gerekleri ve denetimi tam olarak yerine getirilmesidir. Diğer önemli bileşeni ise eğitimdir. Toplumun her kesimini içine alacak şekilde insanlarımız, deprem ve doğal afetler öncesinde ve sonrasında yapılması gereken hususlar hakkında bilinçlendirilmelidir. Deprem, doğal bir olaydır. Deprem oluşumu önlenemez ve engellenemez. Sağlıklı ve güvenli kentleşmeler için, mühendislik bilimine uygun, bilime ve bilgiye dayalı olarak sağlam zeminlerde sağlam binalar yapılmalıdır. Yaşadığımız depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.” |