‘Şatonun Altında’ Perdelerini Bu Defa Gümüşlük’te Açtı
Festival Kapsamında Tiyatro Gösterimi Gerçekleşti
19.Uluslararası Gümüşlük Müzik Festivali kapsamında, Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nın sahnelediği ‘Şatonun Altında’, Antik Taş Ocağı’nın büyülü atmosferinde izleyici ile buluştu…
Gümüşlük’ün tarihi mekânı Antik Taş Ocağı’nda sahnelenen, William Shakespeare’in Macbeth oyunundan yola çıkan ve yeni bir yazımla sahneye taşınan Şatonun Altında, Bodrumlu sanatsevere farklı ve nadir bulunur bir deneyim sundu.
Jacques Lecoq pedagojisinin temel alındığı Fiziksel Tiyatro ve Komedi Okulu bünyesinde 2016 yılında biraraya gelen Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, temel aldığı bu eğitimin sonunda clown, fiziksel hikâye anlatıcılığı, maske oyunculuğu, bufon, grotesk oyunculuk gibi farklı stilleri harmanlayan bir deneme olarak “Şatonun Altında” oyununu ortaya çıkarmış.
Proje tasarımı ve uyarlamasını Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal’ın yaptığı Şatonun Altında adlı oyunda, performanslar da yine aynı sanatçılar tarafında sahneleniyordu. Güray Dinçol’un yönettiği oyunda, proje asistanlığı görevini Tuba Keleş üstlenirken, görsel tasarımlar Uğur Açıkgöz’e ait idi.
Macbeth’e çağdaş bir yorum
Metin, William Shakespeare’in Macbeth oyunundan yola çıkılarak uyarlanmış ve yeni bir yazımla sahneye taşınmış. Lecoq pedagojisinin en özgün stillerinden biri olan Bufonlar, oyunun temel yapısını oluşturuyor. Hiçbir şeye inanmamak ve her şeyle dalga geçmek için sahnede var olan, yeraltı dünyasına ait bu yaratıklar, Shaekspeare’in en güçlü tragedyalarından Macbeth ile buluşmuş.
Bodrumlu tiyatro İzleyicisinin büyük beğenisini toplayan oyunda Fiziksel Tiyatro Araştırmaları sanatçıları, absürd, trajik ve bol kanlı bir güldürü ortaya çıkarmış. Shakespeare’in Macbeth’ine çağdaş bir yorum getiren oyun, seyirciyi kışkırtıcı, karanlık, rahatsız edici ve oldukça komik bir yolculuğa davet etmesi açısından da ilgi çekici idi.
Oyunun konusu
Oyun, Macbeth’in ölümünden sonra başlıyor. Olaylar, Macbeth’ in şatosunun altında çamaşırcılık yapan, ne kadar zamandır orada olduklarını bilemediğimiz, sadece Macbeth’e değil, sayısız krallığa, savaşa, yıkıma, yokluğa tanık olmuş iki kadının gözünden anlatılıyor. İnsanlık, Bufonlar için bir oyun oynama, alay etme ve taklit aracıdır yalnızca. Yaşadıkları ve gördükleriyle neredeyse zamansızlaşan, herşeye tanık olan ama bir şey yapamayan delirme ile kehanetin, erdem ile vahşetin sınırlarında gezinen bu iki tuhaf yaratık, bu defa hikâyeye yerin altında- Macbeth’in şatosunun altından bakıyor ve izleyiciye bambaşka bir dünyanın kapılarını açıyor…