Bodrum’un Gümbet Mahallesi’nde deniz ve doğayla iç içe bir evde yaşamını sürdüren Kaymak, müzik yaşamına çocukluk yıllarında Celal Güzelses’in kurduğu Diyarbakır Musiki Cemiyetinde başladı.
Cemiyette pratik çalışmalar yapan sanatçı, stajyer olarak başladığı TRT Ankara Radyosunda solistlik sınavını kazanıp, Ankara Radyosu Yurttan Sesler Korosu sanatçısı oldu. Televizyonun olmadığı 1960’lı yılların başında insanlara sesini radyodan duyuran, dinleyicileri tarafından da büyük ilgi gören Kaymak, sesini büyük kitlelere ulaştırmayı başardı. Kaymak, sanat yaşamını 1975’ten sonra sahnelere taşıyarak sürdürdü.
İstanbul Maksim Gazinosu’nda Zeki Müren, Emel Sayın, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Behiye Aksoy, Muazzez Abacı, Adnan Şenses ve Gönül Akkor’un da arasında olduğu ünlü isimlerle birlikte aynı sahneyi paylaşan usta yorumcu o yıllarda yaşadığı güzel anılarını halen aklından çıkaramıyor.
– “İnsanlar sanatçıları yere göğe sığdıramazlardı”
Kaymak, AA muhabirine, yıllarının dolu dolu müzikle geçtiğini, sanat yaşamı boyunca unutamayacağı çok güzel anılar biriktirdiğini söyledi.
İnsanların eskiden musikiye yaklaşımının çok daha farklı olduğunu belirten Kaymak, “İnsanlar sanatçıları yere göğe sığdıramazlardı. Onlara sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Eski yıllarımda Türkiye ve Avrupa turnelerine çıktım. Kıtalara kadar konserlere gittim. Sahnelere çıkmak için radyodan ayrıldım. Hayat böyle devam etti.” dedi.
Süreç içerisinde Kültür Bakanlığı solistliğine de atandığını anlatan Kaymak, bu unvanla uzun yıllar halk konserleriyle insanlarla iç içe yaşadığını ve Kültür Bakanlığından da emekli olduğunu dile getirdi.
Kendisini çok şanslı olarak nitelendiren Kaymak, şöyle konuştu:
“Yaşam sürecim müzikle aşkla sürdü. Sanatçı ’emekli olmaz’ derler. Buna ben de katılıyorum. Çünkü bir hayır cemiyetinde öğrencilere burs vermek, hastalara yardım için yapılan konserlere halen seve seve katılıyorum. Bu da benim yaşam kaynağım oluyor. Müzik benim için bir yaşam biçimi. Rahmetli Nida Tüfekçi ve Neriman Altındağ Tüfekçi hocalarımızın benim yetişmemde çok emeği oldu. Rahmetli Nida Tüfekçi yayınlarda çaldığı curasını oğlumun doğum gününde bana hediye etmişti. Onu halen gözüm gibi saklıyorum. Oğlum şu anda 51 yaşında oldu. Düşünün yarım asır olmuş. Benim için çok güzel bir anı. Sanat yaşamımda çok emeği olan arkadaşlarım ve ağabeylerimin bağlama ve darbukasını da hala saklıyorum. Onlar hayatta değil ben onların anılarını yaşatıyorum.”
Her türlü müziği ilgiyle dinlediğini aktaran Kaymak, dünyada her şeyin değiştiği gibi müziğin de değişime uğradığına dikkati çekti.
Zaman zaman yetenekli müzisyenlere rastladığını onları da hayranlıkla dinlediğini belirten Kaymak, “Müziğe gönlünü vererek, karşılığını beklemeden sımsıkı sarılan çocuklarımızı gönülden kutluyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Benim için müzik ölünceye kadar sürecek. Her şeyin emeklisi olabilir ama müziğin olmaz. Sahneye çıktığım zaman saatlerce program yapayım, yorulmak nedir bilmem. Dinleyicilerin sevgisi, alkışı beni adeta uçuruyor ve dinlendiriyor.” ifadesini kullandı.
Kaymak, röportaj sırasında arka fonda çalan ve tahminen 40 yıl önce seslendirdiği Arif Sağ ile Orhan Gencebay’ın da kendisine bağlamayla eşlik ettiği “Ey sevdiğim sana şikayetim var” türküsüyle nostalji yaşadı.